Türkiye’de konusu sosyal medya olan ilk televizyon programını 2010 yılında Tıkırtı Gazetesi adıyla yapmıştım.
O zamanlar X’in adı Twitter’dı, Türkiye’deki üye sayısı da 30 bin civarındaydı.
Instagram yoktu, Facebook Türkiye’ye geleli sadece iki sene olmuş, Farmville oyununda çiftçilik tecrübemiz yeni başlamıştı.
Programa hazırlık devresinde o dönem dünyada sosyal medyaya dair yayınlanan ne varsa okumuş, izlemiştim.
Adını hatırlayamadığım Macar bir sosyolog, şöyle bir tanımlama yapmıştı:
“Her insanın içerisinde bir röntgenci bir de teşhirci taraf vardır. Sosyal medya dediğimiz şey, bu iki noktayı da beslediği için insanlığın kayıp halkası olabilir.”
Artık göz göze gelemeyen, günde 7-8 saati ekrana bakarak geçen insanlar olarak sosyal medya burnumuzdaki halka haline geldi.
Daha acısı sosyeteye özenen büyük rakamların peşindeki fenomenler de, harçlık peşinde koşan Tiktok’çular da beden üzerinden yürüyorlar.
Sıradan insanların biraz et göstererek tanrıça muamelesi gördükleri bir yer oldu sosyal medya evreni.
X biraz daha farklı kaldı, eskiden sadece sanatçı adaylarından duyduğumuz “toplum beni anlamıyor” sözünü tekrar edenlerin yeri oldu orası.
Kusurun küçük kısmı, bebeği ağlarken eteğini açan anne ya da saçma meme şovu yapanlardaysa, kusurun büyük kısmı bu saçmalıkları büyük bir açlıkla seyredebilenlerde.
Türkiye gibi dost, Türkiye gibi düşman
Yunanistan Başbakanı İngiltere’de, İngiltere Başbakanı ile görüşmeyi umuyordu.
Görüşmede ele alacakları konulardan bir tanesi de Osmanlı İmpraratorluğu döneminde Atina’dan İngiltere’ye götürülen Elgin Mermerleri’nin iadesi konusu olacaktı.
Görüşme İngiltere Başbakanı tarafından son anda iptal edildi.
Daha da kötüsü Yunanistan Başbakanı’na İngiltere Başbakan Yardımcısı Oliver Dowden ile görüşmesinin önerilmesi.
Bu öneriyi de Yunanistan Başbakanı kabul etmedi.
Türkiye ile İngiltere iyi ilişkilere sahip, şu an İngiltere üzerinden görüşmelerini yürüttüğümüz savaş uçağı alma projemiz var.
Türkiye ile Yunanistan, güven sorunu yaşıyor, hava kuvvetlerinin ihtiyacının sebeplerinden birisi de Yunanistan.
Tablo bu ama Yunanistan Başbakanı’na yapılanın ayıp olduğunu söylememek olmaz.
Bir başbakana verilmiş randevu son dakikada hele ki o başbakan ülkene geldiyse iptal edilmez.
Fakat bu sonu hazırlayan biraz da Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in kendisi oldu.
İlişkilerimizin en gergin olduğu günlerde ABD Dışişleri Bakanı’nı arayıp, bölgeye dair rapor vermesinin ülkesini küçük düşürdüğünü yazmıştım.
O yolu hiç açmamak, muhataplarla görüşmek için ısrarcı olmak lazımdı.
Yunanistan Başbakanı, umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 7 Aralık’ta yapacağı görüşmede Londra’da yaşadıklarını unutmaz.
Batı işine gelmediğinde sırtını döner, Batı işine gelmediğinde ortada bırakır, Batı işine gelmediğinde küçümser.
Ege’nin bu yakasında ilişkilerin en gergin zamanında bile mert duruş hiç bozulmaz…