ANKARA – Türkiye’de özellikle son bir yıldır IŞİD’e yönelik operasyonlarda artış dikkat çekiyor. 1 Mayıs-13 Ekim tarihleri arasında 362 IŞİD şüphelisinin yakalandığı duyuruldu ancak gözaltına alınanlardan kaçının tutuklandığı, kaçının serbest bırakıldığına dair resmi bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Emniyet Genel Müdürlüğü ya da İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranırken yakalanıp tutuklanan örneklerin yanı sıra gözaltı sonrası “delil yetersizliğinden” serbest bırakma vakaları da dikkat çekiyor.
İSLAMCI ÖRGÜTLER ‘ÖNCELİKLİ TEHDİT’ GÖRÜLMÜYOR
Artı Gerçek’ten Hale Gönültaş’ın uzmanlardan aktardığı habere göre kamu otoritelerinin radikal İslamcı örgütleri “öncelikli tehdit” olarak görmemesi, savcı ve polislerin de delil toplamada yeterince çaba göstermemesi sonucunu beraberinde getiriyor. Bu nedenle de pek çok IŞİD üyesi “delil yetersizliğinden” serbest bırakılıyor.
IŞİD militanlarının savunmalarını üstlenen avukat Onur Güler de “Bursa 10.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve İnterpol’ün kırmızı ve mavi bültenlerle aradığı iki yabancı uyruklu F.B, M.T’nin örgüt üyeliğinden ceza almalarına rağmen yurt dışı çıkış yasağı ile tahliye edildiğini” açıkladı.
‘IŞİD BİTMEDİ, YENİDEN YAPILANMA STRATEJİSİ UYGULUYOR’
IŞİD’in son toprağı Bağhuz’un kaybı sonrasında kamuoyunda yapılan tartışmalarda, örgütün Suriye’de alan hakimiyetinin sona erdiği ve yenilgiye uğradığı yönünde gerçeklikten uzak beklentiler dile getiriliyordu. Oysa örgüt lider kadrosundan da kayıplar verirken çöle ve kırsala, yer altına çekilerek güç toplama yöntemi uyguluyordu. Örgütün bugünlerde de aynı yolu izlediğini söylemek mümkün. Türkiye’nin örgütün yeniden yapılanma sürecinde sığınak bulabildiği ülke haline geldiği biliniyor. Sayıları binleri aşan IŞİD’li, Suriye sınırından kaçak yollarla Türkiye’ye geçti.
‘TÜRKİYE, IŞİD İÇİN SIĞINAK ÜLKE’
IŞİD’lilerin büyük bölümü örgüt tarafından hazırlanan sahte kimliklerle Türkiye’de yaşamlarını sürdürüyor. Militanların kimileri Göç İdaresi Başkanlığı’ndan sahte kimlikle uluslararası koruma aldı. Kimileri de kaçak olarak, Türkiyeli IŞİD’lilerin de desteği ile ülkede yaşamlarını sürdürüyor.
Emniyet ve istihbarat birimlerinin çalışmaları sonucu örgüt üyelerine yönelik çeşitli operasyonlar yapılıyor. Emniyet açıklamalarından derlenen bilgilere göre, ekim ayında 23 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda 102 IŞİD şüphelisi gözaltına alındı. Malatya ve Mersin’de iki, İstanbul’da beş kişi operasyonlar sonrası örgüt üyeliğinden tutuklandı.
Eylül ayında ise IŞİD’e yönelik operasyonlarda Ankara’da toplam altı yabancı uyruklu şüpheli, İstanbul’da 12, İzmir’de 10, Balıkesir’de altı, Adana’da 17, İstanbul’da beş şüpheli göz altına alındı.
Ağustos ayında ise Samsun’da aralarında IŞİD yaralılarını tedavi eden doktor olarak bilinen Irak uyruklu S.S. gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Yozgat ve İstanbul’da düzenlenen operasyonlarda ise 12 şüpheli gözaltına alındı.
Ayrıca MİT’in Suriye’de düzenlediği operasyon ile üç IŞİD’li Türkiye’ye getirildi. Temmuz ayında Yozgat, Amasya, İstanbul, Hatay, Gaziantep ve Ankara’da düzenlenen operasyonlarda toplam 56, Haziran ayında 23, Mayıs ayında ise toplam 90 IŞİD şüphelisi yakalandı. Özetle, mayıs ile ekim ayının ilk 13 günü arasında toplam 362 IŞİD şüphelisi yakalandı.
KAÇI TUTUKLANDI, KAÇI SERBEST, RESMİ BİR VERİ YOK
Ancak gözaltına alınanlardan kaçının tutuklandığı, kaçının serbest bırakıldığı ya da sınır dışı edildiği konusunda bilgi edinmek mümkün değil. İçişleri Bakanlığı da internet sitesinde tutuklama ve serbest bırakmalara ilişkin resmi bir veri paylaşmıyor.
Gözaltılar sonrasında il valiliklerinden yapılan açıklamalara göre göz altına alınanların büyük çoğunluğu, Iraklı, bir kısmı da Suriyeli. Kırgızistan, Kazakistan, Çeçenistan uyruklu şüpheliler de göz altına alınanlar arasında bulunuyor.
Gözaltına alınan yabancı uyruklu IŞİD şüphelilerinden büyük bir bölümü kısa gözaltı ya da kısa tutukluluklarının ardından sınır dışı ediliyor. Sınır dışı edilenler ise Suriye sınırı üzerinden sahte kimlikle yeniden Türkiye’ye geçiş yapıyor.
SINIR DIŞI EDİLEN YENİDEN GELİYOR
30 Mayıs 2023 günü Anadolu Ajansı’nın geçtiği “2017 yılında 39 kişinin ölümü ile sonuçlanan Reina saldırısı sonrası yapılan operasyonlarda yakalandıktan sonra sınır dışı edilen Özbekistan uyruklu A.A.’nın, Kırgızistan pasaportu ile Suriye sınırından kaçak yolla Türkiye’ye yeniden girdiği ve bir operasyon sonucu Denizli’de yakalandığı” haberi en yakın tarihli örneklerden biri.
Tutuklanan IŞİD’’lilerin bazıları “delil yetersizliği” gerekçesiyle serbest bırakılıyor. Kamuoyu, Emniyet Genel Müdürlüğü ya da Interpol tarafından kırmızı bülten ile aranan ya da IŞİD’te üst düzey görev üstlenenlerin serbest bırakılmalarından ancak gazetecilerin tahliyeleri haber yapması ile bilgi sahibi olabiliyor.
İYİ HAL İNDİRİMİYLE TAHLİYE EDİLEN IŞİD’Lİ, İKİ CANLI BOMBAYI SALDIRIYA HAZIRLADI
10 Ekim Katliamı firari sanıklarından IŞİD yöneticisi Ahmet Güneş’in 2015 yılında Antep’te yargılandığı davadan “iyi hal indirimi” ile tahliye olmasının ardından iki yıl içinde Hatay’da yakalanan canlı bombaları hazırladığı bilgisi geçtiğimiz günlerde 10 Ekim davası dosyasına istihbarat birimlerinden gelen bilgi olarak ortaya çıktı.
Bir dönem örgütün Türkiye sorumluluğunu yapan Mustafa Dokumacı’nın eşi olan ve emniyetin “canlı bomba” listesinde bulunan Azerbaycan vatandaşı Ulkar M., 2022’de teslim olduktan 1 ay 20 gün sonra yapılan yargılamada ceza almadı ve tahliye edildi. Yine Suriye’de bir dönem emirlik yapan ve ailece örgüte katılan “Gar katliamı” davasının firari sanığı Ahmet Güneş’in eşi “Umeyme” kod adlı E.G. hakkında da “gönüllü teslim olduğu” gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildi.
‘DELİL YETERSİZLİĞİNDEN’ BIRAKILAN ÜÇ IŞİD YÖNETİCİSİ
Ankara’da geçen şubat ayında derin internette satışa çıkarttığı Ezidi kız çocuğunu kaçak yollarla Türkiye’ye getiren üç IŞİD’li de serbest bırakıldı. Oysa hazırlanan iddianamede üç IŞİD’li için “DAEŞ terör örgütü üyeliği” ve “üst düzey yöneticilik” suçlamalarında bulunuluyordu. Üç IŞİD’li de ‘etkin pişmanlık’ yasasından yararlandı. Ayrıca “delil yetersizliği” de gerekçe gösterilerek gözaltı sonrası serbest bırakıldı. Bu üç IŞİD yöneticisi Ankara’da yaşamını sürdürüyor.
KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYORDU, ŞİMDİ ANKARA’DA YAŞIYOR
30 Mayıs günü Ankara Sincan Cezaevi’nden D.K. isimli Kazakistan vatandaşı IŞİD’li serbest bırakıldı. D.K. İnterpol tarafından IŞİD üyeliği şüphesiyle Kırmızı Bülten’le aranırken Suriye’den kaçak yollarla Türkiye’ye girmiş ve Ankara’nın Polatlı ilçesinde sahte kimlikle yakalanmıştı. D.K., Kazakistan adli makamlarının gereken belgeleri göndermemesi nedeniyle “delil yetersizliğinden” tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Yurt dışı yasağı ve adli kontrol uygulanan Kazakistan uyruklu D.K., şu an Ankara’da ikamet ediyor.
CEYLARNPINAR’DAN BURSA’YA KADAR HİÇBİR KONTROLE TAKILMADI
Güvenlik sorununa ilişkin tartışmaları güçlendirecek bir vaka da geçtiğimiz günlerde Ceylanpınar-Bursa hattında yaşandı.
Suriye sınırından Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) elemanı abisinin yardımı ile Aralık 2022’de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesine geçen, Suriye uyruklu Rava İ., hiçbir güvenlik engeline takılmadan Urfa’ya, Urfa’dan Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Gebze’ye, Gebze’den Bursa’ya ulaştı. Rava İ., 23 Mart’ta Bursa’da polis operasyonuyla yakalandı.
Rava cep telefonunda uzun namlulu Dragunov marka Rus menşeli keskin nişancı tüfeği ve AK-47 kaleşnikof marka uzun namlulu silah ile poz verirken çekilmiş çok sayıda fotoğraf kareleri bulundu. Gözaltı sonrası geri gönderme merkezine gönderilen Rava, avukatının “ülkesinde can güvenliği riski var” itirazı üzerine adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Şu anda İstanbul’da yaşayan Rava, Suriyelilere tanınan “geçici koruma” hakkını alabilmek için başvurularını sürdürüyor.
EMEKLİ SAVCI: CİHADİST YAPILAR ÖNCELİKLİ TEHDİT GÖRÜLMÜYOR
İsminin açık yazılmaması kaydıyla konuşmayı kabul eden, görevde olduğu geçen yıla kadar IŞİD dosyalarına da bakan emekli bir savcı, 14 Mayıs 2023 genel seçimleri öncesine yayılan süreçte istihbarat, jandarma ve polis arasında “eşgüdümlü bir terörle mücadeleden söz edilemeyeceğini ifade etti.
Koordinasyonsuzluk nedeniyle de güvenlik birimleri içinde şikâyet, ihbar gelmediği sürece harekete geçme konusunda bir isteksizlik olduğunun yargı çevrelerince de bilindiğini anlatan emekli savcı, “Kamu otoritelerinin, iktidarın radikal örgütleri öncelikli tehdit olarak görmediğini söylemek yerinde bir tespit olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Emekli savcı, “Terörle mücadelede, terör örgütleri arasında kamu otoritelerinin radikal İslamcı örgütleri öncelikli tehdit olarak görmediklerini söylemek mümkün. Bu algı da savcı ve polislerin IŞİD militanlarının delil toplamada yeterince çaba göstermemesi sonucunu beraberinde getiriyor. Bu nedenle de pek çok İŞİD üyesi ‘delil yetersizliğinden’ serbest bırakılıyor. Yani gözaltılar yapılsa dahi büyük çoğunluğu tutuklama ve mahkûmiyetle sonlanmıyor” bilgisini verdi.
‘IRAK VE SURİYE’DE İŞLEDİKLERİ SUÇLAR DİKKATE ALINMIYOR’
Emekli savcının verdiği önemli bir bilgi de güvenlik güçlerinin tutumuna ilişkin. Emekli savcı, “IŞİD şüphelileri, örgüt yöneticisi olup olmaması Suriye ve Irak’ta işledikleri suçlara bakmaksızın Türkiye’de aktif faaliyette değilse izleme ve gözetleme ile yetiniyor. Sonuçta gözaltılar yapılsa dahi büyük çoğunluğu da tutuklama ve mahkûmiyetle sonlanmıyor” dedi.
‘YABANCI UYRUKLULAR DELİL YETERSİZLİĞİNDEN SINIR DIŞI EDİLİYOR’
IŞİD silahlı örgütü üyeliği suçundan birçok sanığın savunmasını üstelenen yapan avukat Onur Güler’e göre, özellikle IŞİD silahlı terör örgütüne üye olma, yöneticilik gibi suçlardan yargılanan sanık, eğer etkin pişmanlık yasasından yararlanmazsa genellikle altı, en fazla yedi yıl ceza alıyor. Fakat, infaz hukuk açısından da bir IŞİD’li aldığı cezanın üç yılını tamamlarsa avukatının “uzun tutukluluk” itirazı sonucu tahliye edilebiliyor. Onur Güler, “yabancı uyruklu sanıkların” ise “delil yetersizliğinden” adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağı ile tutuklama yapılmadan serbest bırakıldığını ifade etti.
‘MİLİTANLAR ‘HİLELİ İFADE’ İLE YARGIYI YANILTABİLİYOR’
Onur Güler’in “etkin pişmanlık yasasına” ilişkin aktardıkları da oldukça ilginç. Güler, etkin pişmanlık hükümleri bağlamında “bazı suçluların örgütten koptukları izlenimi vererek yargıya karşı hile-i şeriyye diyebileceğimiz savunmalar kullandıklarını” belirterek, şu görüşü dile getirdi:
“Kimi örgüt üyeleri gerçekten örgüt hakkında işe yarar bilgi vermeleri sebebiyle indirimli ceza alabiliyorlar. İndirimli cezalar ise yattıkları süre dikkate alarak tahliye ile sonuçlanıyor. Örneğin örgüte katılan kadınlar hususunda, yargının pozitif ayrımcılık niteliğindeki içtihatları da beraat ve tahliye kararları oluşturabiliyor. Ki bu husus hem kadınların terör örgütlerine katılımı sorunu bağlamında cihatçı örgütler bağlamında yargının farklı düşündüğünü gösterdiği gibi kamuoyunda cezasızlık olarak da okunabiliyor.”
KIRMIZI BÜLTENLE ARANIRKEN TAHLİYE EDİLEN IŞİD’LİLER
Onur Güler, savunmasını üstlendiği kırmızı ve mavi bültenle aranan IŞİD üyesi müvekkillerinin ceza almalarına dair tahliye edildikleri bilgisini verdi. Güler’in tahliye edilen IŞİD’lilere isnat edilen suçları ve tahliye süreçleri tartışmaları beraberinde getirecek nitelikte:
“Bursa 10.Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve Interpol’ün kırmızı ve mavi bültenlerle aradığı iki yabancı uyruklu kadın müvekkilim F.B, M.T örgüt üyeliğinden ceza almalarına rağmen yurt dışı çıkış yasağı ile tahliye edildi. Yine Ankara’da Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir yabancı uyruklu müvekkilim İ.A da -yargılama devam ederken- uzun tutukluluk sebebiyle tahliye edildi. Bazen de ispat hukuku açısından örgüt üyeliği suçunu temsil eden deliller olmadığı için uzun süre tutuklu yargılanan sanıklar hükümle beraber tahliye edilebiliyor.
ÜZERİNDEN UZUN NAMLULU SİLAH MERMİSİ ÇIKTI, CEZA ALMADI
Örneğin İzmir’de 22 ay tutuklu kalmasına rağmen neticede yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması klasik gerekçesiyle R.S ismindeki yabancı uyruklu müvekkilim de tahliye edildi. Yine Hatay’da yargılanan ve üst aramasında uzun namlulu silah mermisi çıkan bir kadın müvekkil A.N.K, 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırıldıktan sonra hükümle beraber tahliye edildi. Bilhassa etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma durumu, uzun süren tutukluluk, ispat hukuku açısından delil malzemesindeki eksiklikler tahliye kararlarında etkili oluyor.”