11. Boğaziçi Film Festivali’nde film ve belgeseller izleyiciyle buluştu
Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen festivalin “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması” bölümünde yer alan yapım, Atlas Sinemasında gösterildi. Gösterim sonrası gerçekleştirilen söyleşiye katılan yönetmen Mehmet Demir Yılmaz, filmde anlaşmalı bir evlilik yapmayı planlayan Afife ve Yunus’un karmaşık hislerinin işlendiğini aktardı.
Film mekanı olan Adana Yumurtalık Lagünü Milli Parkı’nı bir belgesel yaparken tesadüfen gördüğünü aktaran Yılmaz, “Kafamdaki meseleyi, mekanı görür görmez senaryoya dökmeye karar verdim. Bazı hikayeler mekandan beslenir. Bu da öyle bir film. Kum Zambağı filmi, temel itici gücünü mekandan alıyor. Kadın-erkek meselesindeki açmaza tam bir zemin oluşturdu.” dedi. Filmde müzik kullanımının yerinde olması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları aktardı:
“Filmde karakterler kendini yeteri kadar ifade ediyordu. Bu yüzden gereksiz müzik kullanmadık, dengeyi sağladık. Ayrıca drama filmlerinde mizahın dozunu arttırmak tehlikelidir. Karşıtlıktan beslenir. Yine burada da dengeyi sağlamamız gerekiyordu. Bu yüzden filmde yerinde bir mizah var.”
Oyuncu Mert Turak da senaryonun çekimden 6-7 ay önce eline ulaştığını belirterek, “Kum Zambağı kendinden kısmetli bir iş oldu. Ekip sevmeye çok gönüllüydü. Çok mutluyum bu işte çalıştığım için çok içime sinen bir iş oldu. Özge Borak ile oynamak benim için çok büyük bir şans ve deneyimdi.” şeklinde konuştu. Festivalin “Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması” bölümünde bulunan “Banu” filminin ekibi de Atlas Sinemasındaki gösterim sonrası düzenlenen söyleşiye katıldı.
Filmin yönetmeni, senaristi ve başrol oyuncusu Tahmina Rafaella, “Üzücü ve çok kafa karıştırıcı bir savaş yaşadık. Kadınlar savaş sonucu çocuklarını kaybetti. Tüm kadınların, tüm annelerin mikro ve makro ölçüde çocukları için savaştığını görüyoruz. Filmin temasını birçok kadının savaşta çocuğunu kaybetmesi fikriyle birleştirdim.” ifadelerini kullandı. Banu karakterinin hayatındaki mücadeleyi ve günlük hayatının dışında, yaşanan her şeyden daha büyük bir savaşı filmde ele aldıklarını aktaran Rafaella, şu bilgileri verdi:
“Banu karakteri savaş konusunda oldukça çelişkili. Ülkesini seviyor. Savaşın kazanılmasına seviniyor ama bir yandan da birçok insanın hayatını kaybettiği bir savaşın kazanılmasını desteklemekte zorlanıyor. Savaş aklı başında olan kimsenin istemediği, desteklemediği bir şeydir.”
Söyleşiye, yapımcı Katayoon Shahabi, oyuncu Zaur Shafiyev ve Deniz Tajeddin de katıldı. Film, psikiyatrik sorunları olduğunu öne sürerek oğulları Ruslan’ın tam velayetini almaya çalışan Cavid Banu’nun, herkesin dikkatinin devam eden savaşla meşgul olduğu bir zamanda kendisine yardım edecek birini bulmak için çıktığı yolculuğu işliyor.
FESTİVALDE 3 BELGESEL SEYİRCİYLE BULUŞTU
Festivalin “Ulusal Belgesel Yarışması”nda yer alan “Kedi Adam”, “Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı” ve “Game Over” belgeselleri de izleyiciyle buluştu. “Kedi Adam”ın AKM Yeşilçam Sinemasındaki gösteriminin ardından, festivalin artistik direktörü Samed Karagöz’ün moderatörlüğünde bir söyleşi düzenlendi.
Yönetmen Seyid Çolak konuşmasında, Suriye’de çekim yapmanın zorluğuna işaret ederek, “Suriye’de çekim yapmaktan çok daha zor olan, o bölgeye giriş süreciydi. Yardım kuruluşuyla girsen bile çok rahat hareket edemiyorsunuz. Biz de bu yüzden daha rahat olacağımız bir ortam oluşturduk.” dedi. Senarist Güven Adıgüzel, belgeselde kedi romantizmi peşinde olmadıklarının altını çizerek, “Orada bir savaş var ve insanlar dışında başka canlılar da bulunuyor. Olay esnasında insanların aklına başta hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılar gelmiyor. Savaşın bu noktasını göstermek istedik.” değerlendirmesinde bulundu.
Belgesel İdlip ve Azez’de ambulans şoförlüğü yapan ve bombalama nedeniyle tahrip olan yerlerden kedileri kurtarmaya çalışan Celil’in hikayesini anlatıyor.
SEYAHATNAMEYE KONU OLAN CANAVARIN HİKAYESİ ANLATILIYOR
“Seyirlik Bir Gariplik: Van Gölü Canavarı” belgeselinin ardından yapılan söyleşiye katılan yönetmen Behçet Güleryüz, Van’da öğretim görevlisiyken filmde de yer alan Mete Kaptan’ın hikayesiyle canavar imgesini düşündüğünü ve 1990’lı yıllardan kalma olguyu değerlendirdiklerini söyledi.
Söyleşide senarist Ezgi Bakçay ile belgesel ekibi de yer aldı. Urartu mitolojisine ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesine konu olan canavarın göz ardı edilmiş geçmişi, bugünle bağ kurarak belgeselde ele alıyor. İstanbul’daki bir bodrum katta yaşayan Afgan gençlerin Avrupa’ya gitme hayallerini konu alan “Game Over” belgeselinin söyleşisine, filmi yöneten ve senaryosunu birlikte kaleme alan Miriam Carlsen ve Saeed Mayahy katıldı. Afganistan ile ilgili 2022’de pek çok şeyin yaşandığı dile getiren Mayahy, “İstanbul’daki yasa dışı Afgan mülteci sorununu bilmiyordum. Miriam beni aradı ve bu sorundan bahsetti. Daha sonra birlikte Zeytinburnu’na gittik. Orayı anlamaya çalışmak için keşif yaptık ve sonra bu belgeseli çekmeye karar verdik.” diye konuştu. Carlsen ise 10 yıl önce Norveç’in kuzeyinde Afganlı çocuklarla çalıştığını belirterek, şöyle devam etti:
“Avrupa’yı dolaşan çocukların gelip entegre olacağı Ramp adlı bir organizasyondaydım. Bir toplum inşa etmek için insan olarak neyin önemli olduğu ve Norveç ile Afganistan arasındaki farkların neler olduğu hakkında konuşurduk. O zamanlar kişisel olarak onların hikayelerinden çok etkilenmiştim. Yani Türkiye’ye gelmek sanki o yolculuğun diğer tarafı gibiydi.”
FESTİVALDE 13 ARALIK PROGRAMI
Atlas Sinemasında, 13.00’te Abdallah Al-Khatib’in “Little Palestine”, 16.00’da Alice Rohrwacher’ın “La Chimera” filmleri gösterilecek, 18.30’da Macar yapımcı, yönetmen ve senarist Kristof Deak “On How to Make an Oscar Winning Short Film” başlıklı masterclass verecek, 21.00’de ise Umut Evirgen’in “Annesinin Kuzusu” filminin özel gösterimi yapılacak.
Hope Alkazar Sinemasında 13.00’te Alix Delaporte’nin “On The Pulse”, 16.00’da Isabel Fernandez’in “The Builders of Alhambra” filminin özel gösterimi gerçekleştirilecek. Ayrıca Cinema Pink’te 21.00 seansında Abu Bakr Shawky’ın “Hajjan” filmi özel gösterimde sinemaseverlerle buluşacak.